28 Mayıs 2010 Cuma

Hayattaki acılar tuz gibidir,ne azdır,ne de çok.Acının miktarı hep aynıdır.Ancak bu acının şiddeti,neyin içine konulduğuna bağlıdır.


Hintli yaşlı bir usta, çırağının sürekli her şeyden şikayet etmesinden bıkmıştır. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir.; Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyler.   Çırak, yaşlı ustasının söylediğini yapar ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başlar.;  ''Tadı nasıl?'' diye soran yaşlı ustasına öfkeyle '' acı'' diye cevap verir.; Ustası,çırağının kolundan tutar ve dışarı çıkarır. ; Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına götürür. ; Çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyler.  Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken, ; ustası aynı soruyu tekrar sorar. ''Suyun tadı nasıl?'' ''Ferahlatıcı'' diye cevap verir genç çırak. ''Tuzun tadını aldın mı?'' diye sorar yaşlı usta. ''Hayır'' diye cevaplar çırağı.; Bunun üzerine yaşlı ustası, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturur.  Ve şöyle der: ''Hayattaki acılar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Acının miktarı hep aynıdır. Ancak bu acının şiddeti, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Acın olduğunda yapman gereken tek şey, acı veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen de artık bardak olmayı bırak , göl olmaya çalış.''
ALINTI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder